Z Kuşağında Öğrenme Zorlukları ve Çözüm Yolları
2000 yılı ve sonrasında doğanlar Z kuşağı olarak adlandırılıyor. Z kuşağı birçok açıdan daha önceki kuşaklardan farklı özelliklere sahip... Bunlardan biri de öğrenme biçimleri ve yaşadıkları öğrenme zorluğu olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumun elbette birden fazla nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Öğrenme zorlukları ya da adapte olma problemleri, bazen çocukların üstün yeteneklerinin standart öğrenme sistemleriyle uyuşmamasından kaynaklanıyor.
Z kuşağının, bu anlamda kendilerinden önceki kuşaklara göre fazlasıyla önde olduğu ifade ediliyor. Örneğin; yaratıcı olmak, takım ruhuna hakim olmak, analitik düşünebilmek ve zekice davranıp stratejik hamlelerle çözümler bulmak bu özellikler arasında yer alıyor.
Özellikle yaşadıkları öğrenme güçlükleri ve iletişim çatışmaları lider ruha sahip olmalarının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Çünkü Z kuşağının kendilerinden önceki kuşaklara oranla sabretmeye karşı toleransı az ve özgürlüklerini daha ön planda tutuyorlar. Tüm bu kuşak çatışması ve öğrenme zorlukları karşısında küçük yaşlardan itibaren uygulanabilecek sosyal ve akademik çözüm yolları bulunuyor. Çözüm sağlayabilmek için ise yaşanan öğrenme zorluğunun tespit edilmesi ve nedeninin anlaşılması gerekiyor.
Öğrenme Zorluğu Nasıl Anlaşılır?
Genç kuşak olarak tabir edilen bireylerde öğrenme zorluğu, adeta doğuştan bir özellik olarak görülüyor. Bunun en açık nedenlerinden biri, duygusal temastan uzak uyaranların hayatımıza girmiş olmasıdır. Z kuşağı ebeveynleri ya da ebeveyn olan Z kuşağı gençleri olayları algılama ve değerlendirme konusunda değişen dünyaya adapte olmakta zorluk yaşıyor.
Z kuşağının algılama bozukluğu belirtileri; aslına bakıldığında eksiklik değil, aksine maddesel şeylere fazla odaklanmaktan kaynaklanıyor. Z kuşağının özelliklerine baktığımızda:
Bir alanda sadece yükselmeyi hedeflemek,
Karşılaşılan sorunlarla mücadele etmek yerine terk etmek,
Benmerkezcilik ön plana çıkıyor. Tüm bu benmerkezci ve sabırsız davranışlar, öğrenmeyi ve gelişmeyi güçleştiriyor. Neticede öğrencinin başarısız olmasına ya da başarısız olduğunu düşünmesine yol açıyor.
Z Kuşağında Öğrenme Zorluğu Nasıl Giderilir?
Öğrenme güçlüğü belirtileri genellikle şu şekildedir:
- Bir işte/ödevde/sorumlulukta devamlılık sağlayamama,
- Hafıza zayıflığı,
- Dikkatsizlik,
- Tahammülsüzlük,
- Öfke.
Bütün bu dürtüsel davranışlar öğrenmede zorlanmanın başlıca göstergeleridir. Öncelikle şunu vurgulamak isteriz ki bu sorunlarla karşı karşıyaysanız paniklememelisiniz. Çocuğunuzu ya da kendinizi suçlamadan onunla birlikte bir uzmana giderek neler yapabileceğinizi öğrenmelisiniz.
Organik nedenlere bağlı olmayan özgül öğrenme güçlüğü belli bir emek ve ilgiyle düzelebilen bir sorundur. Ancak öncelikle öğrenme güçlüğüne yol açan herhangi bir biyolojik durum olup olmadığı araştırılmalıdır. Bunun için öğrenme zorluğu yaşayan çocuğun beyin taramasından geçirilmesi önerilir. Herhangi bir fiziksel problem saptanmadığı halde çocuğunuzun dış faktörlere bağlı bir öğrenme güçlüğü yaşadığını düşünebilirsiniz.
Uzman psikolog ve rehber öğretmen desteği alarak psikoeğitim ve psikoterapi öğrenme sürecinde çocuğunuzun zamanla yol kat ettiğini görebilirsiniz. Bazı özel durumlarda hekiminiz ilaç kullanımını tavsiye edebilir.
İlaçlar dışında çocuğunuzun yaşadığı sorunları çözmenin en temel yöntemi, sosyal hayatta yaşanan zorlukları ortadan kaldırmaktır. Yaşadığı zorluklar neticesinde ne hissettiğini anlamaya çalışmalı, ona empatiyle yaklaşmalısınız. Böylece çocuklarınız öğrenme zorluklarının üstesinden daha kolay bir şekilde gelebilir.
Z Kuşağında Disleksi ve Çözüm Yolları
Disleksi de son yıllarda sıkça Z kuşağı çocuklarında görülen bir öğrenme güçlüğüdür. Disleksi, yeni bir öğrenme bozukluğu değildir. Ancak Z kuşağında da çok fazla görülen ve çocukların okul başarısını, kendine güvenini önemli ölçüde baltalayan bir durumdur. Öğrenme zorluğu çekmesi ve algı bütünlüğünde farklılık olması ise bu öğrencilerin hasta olduğu anlamına gelmez. Sadece öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklara karşı farklı ve onların algılarına hitap eden öğretme teknikleri kullanılması gerekir.
Disleksi nörolojik olarak doğuştan ya da sonradan ortaya çıkabilir. Disleksik birey; okuma ve yazma konusunda arkadaşlarının gerisinde kalabilir. Disleksiden mustarip olan çocuklarda en sık görülen durumlar arasında:
- Alfabeyi kendine göre sıralayarak ezberlemek,
- Yazarken veya okurken hecelerin yerlerini değiştirmek,
- Telaffuz zorluğu çekmek yer alır.
Disleksi Bir Zekâ Geriliği midir?
Disleksik kişiler sanılanın aksine zeki, çalışkan ve atak olmalarıyla dikkat çekerler. Ama beyinleri diğer çocukların beyin yapısından farklı olduğundan kelimeleri ve sayıları kolaylıkla tanıyamaz, çabucak ezberleyemezler. Bu sebeple küçük yaşlardayken okulda ve sosyal ortamlarda dışlanabilirler.
Z kuşağında rastlanan bu disleksi ve öğrenme bozuklukları yeni öğrenme yöntemleriyle kolaylıkla atlatılabilir. Öğrenme güçlüğü tedavisi hem patolojik hem de terapötik uygulamalarla gerçekleştirilir. Öğrenme zorluğu yaşayan çocuk için özel eğitim sürecinde terapist veya psikolog desteği de önemlidir.
Günümüzde gelişen teknolojisi sayesinde erken yaşta fark edilen öğrence güçlüklerinin üstesinden gelmek daha kolaydır. Disleksi ve genel öğrenme problemlerinin birbirinden ayrı olduğunu da unutmamak gerekir. Her çocuk öğrenme ile ilgili farklı sorunlar yaşayabilir. Bu nedenle öğrenme problemi yaşayan çocukların her biri için yeri geldiğinde ayrı öğrenme teknikleri uygulamak gerekecektir.
Z Kuşağında Öğrenme Metotları
Z kuşağının öğrenme metotları, genellikle onların öğrenirken eğleneceği tarzda olmalıdır. Teknoloji çoğunlukla çocukları öğrenmekten ve sorumluluklarını yerine getirmekten alıkoyan bir araç olarak nitelendirilir. Aynı zamanda teknolojinin çocuklarda öğrenme zorluğu yaşamasına yol açan bir araç olduğu ifade edilir. Diğer taraftan teknoloji ve çeşitli oyunlaştırma tekniklerinin öğrenmeyi kolaylaştırdığı düşünülüyor.
Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki; Z kuşağının %50’si, bilgisayar başında en az 4 saat vakit geçiriyor. Okulla ilgili dersler dışında geçirilen bu sürede sanatsal, siyasi, online oyun ve daha pek çok alanda bilgi sahibi oldukları biliniyor. Son yıllarda online eğitime taleplerin artmasının nedeni de budur.
Dikkati çabuk dağılan yeni nesil ilgi alanından çıkınca öğrenme zorlukları yaşamaya başlıyor. Uzmanlar, eğitimle ilgili yaşanan sorunların teknolojik öğrenme yöntemleriyle düzelip düzelmeyeceğini tartışıyor. Fakat eğitim ve kişisel gelişim alanındaki birçok ekol, gerçek hayata temas ederek öğrenmenin kalıcılığından bahsediyor. Böylece deneyimleme ve duygusal tatmin ile gelen öğreti, başarıya giden yolda büyük bir destek oluyor.
Öğrenme zorluğu yaşayan Z kuşağı için bir ekip olarak çalışma sağlamak büyük bir motivasyon oluyor. Ancak özgürlükçü ruha sahip olmaları göz önünde bulundurularak her birinin iyi olduğu yönlerin öne çıkacağı çalışmalar yapılması gerekiyor. Her koşulda hayata ve hayatın içindekilere birebir dokunarak öğrenmek en keyifli yol olarak ifade ediliyor.